Öğretmenler Odası, Sistemin Küçük Bir Modeli

Öğretmenler Odası harika bir sinema filmi. Yönetmeni İlker Çatak. Filmin prömiyeri 73 Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde geçen sene şubat ayında gerçekleşti. Yönetmeni Türk olan film Almanya’nın bu yılki Oscar adayı. 96 sı, 11 Mart’ta gerçekleşecek Akademi Ödül töreninde, Öğretmenler Odası filmi bakalım nasıl bir performans gösterecek?

Çok sayıda meseleyi tartıştırabilme becerisi olan bir film Öğretmenler Odası. İdealizmin, büyümenin, ırkçılığın, ötekileştirilmenin, önyargıların, sistem eleştirisinin, kişisel özgürlüklerin sınırlarının sorgulanmasının, sansürün, katılımcı eğitim sisteminin, kaosun, suç ve cezanın, eğitim hakkının, demokrasinin çıkmazlarının…

Filmin temposu da gerilimi de hiç düşmüyor. Müzikler de bu tempoyu oldukça başarıyla destekliyor. Filmin tamamı okulda geçiyor. Okulu sistemin en tepesinde konumlayarak kurulan bu evrende hayata ilişkin tüm enstrümanlara ulaşmak mümkün. Yani okul bir mikrokozmos. Metafor olarak oldukça güçlü bir seçim olan okul, sınıf, öğretmenler ve idare ile tüm üstyapı ve altyapıyı inşa etmek mümkün.

Filmdeki kaosa, tıpkı cehenneminki gibi iyi niyet taşlarıyla döşeli yoldan gidiliyor.

Filmin başında öğretmenler odasında, diğer öğretmenlerce bir sorgu yapılmaktadır. Sorgu okulda süregelen hırsızlık olayı hakkındadır. İşine yeni başlamış olan Carla’nın öğrencileri muhbir olmaya zorlanmaktadır. Carla, usul olarak buna karşı duruşuyla ilk sahneden farklılığını ortaya koyar. Sınıfındaki öğrencileriyle kendine özgü geliştirdiği iletişime bakılırsa sınıfındaki öğrencilerle arasında görünen bir sorun yoktur. Henüz!

İlerleyen sahnede ders yaptığı sınıfa yöneticiler adeta dalar ve arama yaparak hırsızı, cüzdandaki olası fazla paradan yakalamak isterler. Ve Ali adlı Türk öğrenci hemen ilk zanlı haline getirilir. Durumun öyle olmadığı anlaşılsa da Almanya’nın ötekisi, makul şüpheli olmak için kolay lokmadır. İzleyici için çok uluslu bir yapısı olan bu okulda böylesi krizlerin ilk kez yaşanmadığını anlamak zor olmaz. Ali’nin durumu velileri tarafından temize çekilse de sınıfta aklanmak o kadar da kolay değildir. Bir topluluğun spekülasyonla nasıl manipüle edilebileceği ve önyargıların nasıl bir tehlike olabileceğinin okul gibi küçük bir örneklemden giderek tüm topluma adapte edebiliriz. Mesela evinizden polis zoruyla gözaltına alınırsınız, suçlu olup olmadığınız henüz ispatlanmamıştır ama artık toplumun hafızasında eliniz kelepçeli halinizin fotoğrafı yerleşmiştir bile.

Filme dönelim. Carla öğretmenler odasındaki kumbaradan meslektaşının para çaldığını görür. O andan sonra Carla hırsızı kendi yöntemiyle bulmak ister ve öğretmenler odasında, bilgisayarıyla gizli kayıt yapar. Hırsız kameraya takılır ama yüzü görünmez. Makul şüpheli belirgin desenleri olan gömleği giyen kişidir. Ne var ki hırsızı ispat etmek için yeterli değildir. Kaldı ki izinsiz yapılan bu kayıtla özel hayatın gizliliği ihlal edilmiştir. Bir dizi etik sorun ve hikâye için kriz tetiği çekilmiştir.

Tekrar sınıfa ve filmin matematik kurgusunun temellendiği ispat sorusu ile çözümüne dönelim isterim. Filmin henüz başlarında Carla tahtaya bir ispat problemi yazar. İlk öğrenci bir varsayım üzerinden iddiada bulunur, Oskar adlı öğrenci ise doğru cevaba her basamağını ispatlayarak varır. Yani bir sonucu kanıtlarken uygulanması gereken, her basamağın eksiz olmasıdır. Carla’nın hatası da bu olur; kanıt toplasa da doğrudan sonuca ulaşarak usul hatası yapar.

Carla hırsızlığı yapan kişiyi gömleğinden tanır ve doğrudan idarede çalışan bu kadını suçlar. Kadın, Carla’nın öğrencisi Oskar’ın annesidir ve suçlamayı ret eder. Ancak idare anneyi okuldan uzaklaştırır ve artık Oskar da annesinin ispatlanmamış suçu nedeniyle sınıfta cezalı durumuna düşer. Tıpkı Ali gibi. Gene de öğrenciler, annesinin haksız yere suçlandığını savunan Oskar’ın yanında yer alır ve sınıfta bir direniş başlar. Sivil itaatsizliğin nasıl bir direnişe döndüğünü 13 yaşındaki çocuklardan görürüz.

İşin içine basın da girer. Okul öğrencileri tarafından çıkartılan bağımsız gazeteye röportaja çağrılan Carla, etik olarak yaptığının doğruluğunu savunamayacak noktaya çekilecek sorularla sıkıştırılır ve gazete onun haklarını ihlal ederek çıkartılır. Okul idaresi bu gazeteyi toplatmak istese de başarılı olamaz. Bu kez de sansürün, tahakküm eden gücün aleyhine yazdığında demokratik ilkelerden nasıl bir anda vaz geçtiğini gözler önüne serer yönetmen.

İdare Oskar’a okuldan uzaklaştırma cezası verir. Çünkü Oskar bir arkadaşına fiziksel şiddet uygular. Ayrıca Carla’nın hırsızlık anını kayıt ettiği bilgisayarını çalıp, nehre atar. O ana kadar okulun pencerelerinden gördüğümüz dış dünyaya da böylece çıkarız. Bu kovalamacada Carla’a fiziksel olarak zarar görür. Anacak kendini Oskar’a karşı suçlu hisseden Carla, bundan idareye bahsetmez. Annesinin işlemiş olma ihtimali olan bir suçun cezasının Oskar’a kesilmemesi gerektiğine inanan, onun haklarını, kendi haksızlığı pahasına savunan bir yerde buluruz Carla’yı.

Filmin sonuna yaklaşırken bir yandan da Oskar’ın büyüme hikayesine tanıklık ederiz. Okuldan uzaklaştırılmasına rağmen sınıfa gelip, tüm idareye kafa tutarak sınıftan çıkmayı ret eder Oskar. Bu güçlü direnişini kimse kıramaz. Filmin ilk sahnelerinde Carla tarafından hediye edilen Rubik’s küpünü çözerek ona uzatan Oskar aslında gerçeği bildiğini itiraf eder gibidir.

Oskar mağrur duruşuyla, kalkmadığı okul sandalyesinde, tahttaki kral gibi polislerin omuzlarında taşınarak okuldan çıkartılır. Gerçeğe ulaşmak için izlenen yolların ahlaki sorgusu ile film kesin yargılara varmaksızın çokça sorguyu kucağımıza bırakarak biter. Almanların hayranlık duyulan kurallı sistemlerinin çıkmazları da oldukça çarpıcı bir tartışma alanı olarak film boyunca sorgulanır.

Filmin hikayesini oluştururken gerçek bir olaydan yola çıkıp, sosyopsikolojik bir alana yaslanan hale dönmesi ebetteki senaristlerin başarısı. Provokatif yanı çok iyi işlenmiş, alegorik gerilim diyebileceğimiz bu filmin senaryosunu yönetmen İlker Çatak ile birlikte Johannes Duncker yazmış. Carla karakterine başarılı oyuncu Leonie Benesch, Oskar’a ise Leonard Stettnisch hayat veriyor. Filmin eleştiri notları oldukça yüksek.

Öğretmenler Odası filmi 2023 Alman Sinema Ödülleri’nden En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Kurgu ödüllerinin de sahibi. Bu haftanın konuğu filmimiz izlemiş olanlara keyifli bir hatırlatma, izlemeyenler için de öneri olsun. Herkese iyi pazarlar.

Filmin tanıtım videosuna bu linkten ulaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir